CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Manisa Büyükşehir Belediyesi bu yıl 3. kez düzenlenen Vestel Manisa Yarı Maratonu’na katıldı. Burada basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Özel şu ifadeleri kullandı:
Manisa Maratonu Manisa Büyükşehir tarafından sponsorları tarafından düzenlenen ve Manisa'ya güç katan, Manisa'nın hak ettiği yerlere ulaşması için hem yurt içi hem yurt dışında tanınmasını sağlayan çok önemli bir etkinlik. Ona da kendi memleketim ve seçim bölgem olduğu için sayın başkanların daveti üzerine geldik belediye başkanlarımızla birlikte. Biraz önce yarı maratonun açılışını yaptık. Birazdan da halk koşusunun açılışını yapmak üzere buradayız.
YENİDOĞAN ÇETESİ
Türkiye'nin bütün ağır gündemi ortadayken Manisalılar siyah eşofmanlarıyla, kadın cinayetlerine tepkilerini dile getirerek ve Türkiye'de yaşanan her türlü hukuksuzluğa, haksızlığa karşı özellikle de son günlerde yeni doğanlara yönelik olarak yşanan utanç verici ve hiçbirimizin artık onlarla aynı ülkede yaşamaya bile tahammül etmediği bir çeteyle karşı karşıyayız. Buna karşı da bugün bir kez daha memleketim Manisa'dan bir çağrıda bulunuyorum ve diyorum ki ‘Ülkeyi yönetenler sorumluluktan kaçamazlar.’ Ve bu rezalet ve kim varsa bunları öyle sadece ‘görevleri icabı bir kusur işlediler’ gibi görev suçundan yargılamak değil, bunları bilerek, kasten, tasarlayarak ve örgüt kurarak ölüme sebebiyet verme suçundan yargılamak ve bir daha gün ışığına çıkarmamak lazım.
Ayrıca bu işe karışan ne kadar hastane varsa öyle ‘ruhsatlarını askıya aldık, ruhsatlarını iptal ettik’ değil, bu hastanelerin hepsinin kamulaştırılması, hastanenin bütün varlığına, binalarına, hastanenin tüm ekipmanlarına kamu adına el konulup Sağlık Bakanlığı’na kaydedilmesi lazım. Olağanüstü hal ilan edip Meclisin yetkilerini kullanarak 15 Temmuz darbesine karışan cemaatin tüm varlıklarına, tüm hastanelerine, okullarına, dershanelerine, arsalarına el konuldu.
Bugün KHK’ya gerek yok. O Meclis yerine görev yapıyor OHAL sırasında. Şu anda ben ana muhalefet partisi olarak teklifte bulunuyorum. Gelsinler bu işe kim karıştıysa, bunların bütün hastanelerine ve bütün mal varlıklarına kamu adına el koyalım, ibret-i alem olsun. Bir daha bir hastane sahibi böyle bir şey benim hastanede yaşanırsa hastaneye elden gider. Bunu bilsin. En ağır tedbiri almamız gerekiyor.
Şimdi mevcut bakanın sorumlu olduğu konu şu. O günlerde İstanbul İl Sağlık Müdürü kendisi. Ve haberdar oldukları konudan biz 19 ay sonra haberdar oluyoruz. Demek ki bu burada çok ciddi bir ihmal var. O günün il sağlık müdürü, bugünün Bakanı. Onun sorumluluğu bu yönde. Ama o günlerin Sağlık Bakanı da Sağlık Bakanlığı konunun üzerine yeterince gitmediyse o da sorumlu. Ama bir tane gerçek sorumlu var. Hani hep diyor ya ‘Benim ben’ diye kendini işaret eden… İki Bakanı da atayan kalemin sahibi aynı kişi. Gerçek sorumlu Recep Tayyip Erdoğan.
Onun dışında bütün sorumluların üzerine gidilmeli. Ama onlar tali sorumluluklar. Bu ülkede sağlığı bu kadar metalaştıran, sağlık alanında verilen hizmeti ticarileştiren, hastanelerin performansa dayalı bir sistemle çalışmasını sağlayan ve bu çocukların sevk edilip kaldığı o özel hastanelere yeni doğan, yoğun bakımın çok olması devlet hastanelerinde az olmasına sebebiyet veren sistem ortada. Bu sistemin kurucusu ve övüne övüne bu Cumhuriyet Meydanı'nda insanlardan oy isterken bu sistemi kurmakla övünen kişi, Recep Tayyip Erdoğan. Gerçek sorumlu o.
SIĞINMACI TEPKİSİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Lübnan’dan sığınmacılara ilişkin sözlerine tepki gösteren Özel, şunları söyledi:
Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Alman Şansölyesi Olaf Scholz’u yolcu ederken basın toplantısında söylediği bir cümleye dikkat çekmek istiyorum. O da ‘Lübnan'dan yeni sığınmacılar gelirse kapımız açık’ diyor. Bunu bir soralım bakalım. Bu ülkedeki Recep Tayyip Erdoğan dışında kim böyle düşünüyor? Hangi işsizimiz hangi yoksulumuz böyle düşünüyor? AK Parti'ye, MHP'ye oy verenler, Tayyip Erdoğan'a bunun için mi oy verdiler? ‘Suriye'den yeni sığınmacılar gelirse, Lübnan'dan sığınmacılar gelirse kapımız yine açık’ diyor. Ya bu memlekette biz Suriyelilerin -Esad geçtiğimiz hafta genel av çıkardı- o genel affa göre ülkelerine dönüyorlar. Artık korkmalarına gerek yok. Hızla teşvik edilip yollanmalarını beklerken ve gidip de Esad’la konuşması ve bu işi çözmesi gerekirken yeni sığınmacılardan bahsediyor. Çıldırmamak elde değil. Kendisine oy veren herkese kendisini şikayet ediyorum.
Almanya'dan her gün bir uçak sığınmacı gelecek. Ben Almanya siyasetini çok yakından takip eden, Olaf Scholz ile defalarca görüşen, Almanya'da Olaf Scholz’un partisinin eş genel başkanını 10 gün önce Ankara'da ağırlayan birisiyim. Ve çok mutlular. Diyorlar ki ‘Erdoğan Almanya'daki sığınmacıları da alıyor anlaştık.’ Lübnan'dan gelenleri de Türkiye'de tutacak şimdi. Dün de onu söylüyor. Buradaki temel mesele…
Örneğin Eurofighter uçak almak karşılığında Almanya'dan sığınmacı alıyor. Daha önce F35 projesindeydik. 35 projesinden Türkiye çıkartıldı. Doğru, yeterli tepkiyi veremedi. F16 için yalvar yakar olduk. Olmadı. Eurofighter için şimdi Almanya'daki sığınmacıları getirecek. Ayrıca ‘Lübnan'dan gelene de kapımız açık’ diyor. Birkaç milyon Lübnan'dan sığınmacı gelse ne yapacağız? Bunlar ne yapıyorlar? Tayyip Erdoğan'ın ekmeğini mi yiyorlar? Bu ülkenin yoksulluğunun ekmeğini yiyorlar, işsizinin yerine çalışıyorlar. Canımıza tak etmiş, bıçak kemiğe dayanmışken çıldırmamak elde değil. Yeni sığınmacılardan bahsediyor. Ben kendisinin Olaf Scholz ile oturup yeni sığınmacı getirmek üzere anlaşmasını değil, Esad'la oturup mevcut sığınmacıları ülkelerine yollamasını bekliyorum. Bu çağrımı bir kez daha yapıyorum. Kendisine oy veren her seçmene bu tutumunu şikayet ediyorum. Bundan üç beş sene önce de bu tip işler yaptı yaptı. Bugün halimiz ortada. O yüzden lütfen bu yalan yanlış tutumundan bir an önce vazgeçsin.